HİMMET ÇOCUK Elvanlar’da ihtiyar bir kılavuz aldık. Köy kısmen yanmış perişan herkes fersiz ve şaşkın gözlerle kamyon denilen canavarın bîlüzum gürültüsüne bakıyordu. Herkesin ruhunda sonu gelmeyen meşakkatin açlığın her günün gizli felâket ihtimallerinin yuğurdusu yeis ve lâkaydî vardı. Onun için kimse Uşak’a kadar gelmek istemiyordu Parayı ne yapacaklardı? Ne alırdı ki? Yalnız zayıf yüzlü bir ihtiyar halsiz bir sesle: ... Devamını Oku »