Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / ALEMDEN  ÂLEME BURHAN ÖZBAKIR

ALEMDEN  ÂLEME BURHAN ÖZBAKIR

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Ses sanatçısı, folklor derlemecisi. 1935, Amasya doğumlu. İstanbul Radyosu sanatçılarından Amasyalı Alâaddin Palandöken’in teşvikiyle Türk halk müziğine yöneldi. 1954’te Musikî Cemiyetine katıldı. İsmail Acardağ ve Saadettin Sünbül’den dersler aldı. Amasya’da MEB Halk Eğitimi Merkezi bünyesinde Türk halk müziği kursları açtı. Millî Eğitim Bakanlığının 1985’te açtığı “Seçici Kurul ve Türkü Derleme Semineri”ne katılarak belge aldı. Seyit Al ve Yaşar Topçam gibi Türk halk müziği sanatçılarını yetiştirdi. Amasya yöresinden çok sayıda türkü derledi. Bunları, notalarıyla birlikte Amasya Türküleri (1988) adlı eserinde yayımladı.

                Türk sanat musikisi bestekarlarından İrfan Özbakır’ın en küçük kardeşi, üstat Burhan Özbakır amcamız Hakka yürüdü.Burhan Amca, gerçekten bir zanaatkar ve sanatçıydı.Türkü toplayan halkbilimcisi olarak sanatçı, alem yapan bir bakır ustası olarak da, zanaatkardı.Kendi türkülerini söyleyecek kadar da mütevazı bir ustaydı.Bir kaç yıldır hastaydı.O hasta haliyle, Külliye meşklerimize iştirak ederdi.Onun halk müziğine ilgisi küçük yaşlarda başlamıştır

Türk Halk Müziği’ne yaptığı hizmetlerden ziyade, asıl mesleği olan bakırcılıkta da ayrı bir yer edinmişti. Özellikle yurt genelinde cami alemleri zanaatkârlarından biri oldu. Bu ayrıcalığından dolayı birçok yayın organında hem musiki ve hem de bakırcılığı ile birlikte anıldı. Amasya’da faaliyet gösteren Yeşilay, Amasya Sanatçılar Derneği ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği üyesiydi. Özellikle her ay düzenli şekilde devam ettirilen Külliye Şiir ve Sohbet Akşamlarının renkli simalarından biri olmuştu.Ne zaman Külliye akşamları sohbet halkımıza katılsa, bir türkü okumadan geçmezdi.Tatlı tatlı dinlediğimiz türkü toplama öyküleri de bonus olurdu.Hasta haliyle toplantıya iştirak ettiğini biliyorum.

Usta, sanatını zanaatının da hizmetinde kullanan birisiydi.Bakır tokları arasında türkü çığıracak kadar usta birisiydi.Semaver üretimi ya da satımı yaptığı anlarda bile, türkü mırıldanan bir adamdı.Zanaatı sanatına engel olmadı.Hep cemiyet adamıydı.Sürekli çözüm üretirdi.Sanata, edebiyata, dine, dile kafa yorardı. Ne zaman yanına gitsem, bir sohbet halkasının ortasında olurdum.Yerel yönetimler, şehir, kültür, irfan meselelerine kafa yorardı.İyi de bir mümindi.Derleme yaparken karşılaştığı güzellikleri, özenle ve sabırla anlatırdı.Duvarda asılı bir saz ve demli bir çay yareniydi.İrtihal ettiği âlem, onun alem yaptığı camilerimizin işaretidir.Türkiye’nin onlarca camisindeki alem, onun ahiret yurdu tanıklıkları olacaktır.

Derlemeleri arasında yer alan türküleri:Kar Kalmadı, Ocağında közüm var, Ne sorarsın derdim bana, Amasya’nın elması, Boncuk gözlü güzeller, Hergün çeşme başına, Sabah olmuş, Koyun geliyor, İşkefen pek yumuşak, Bulguru kaynatırlar, Bahçelerde bamiye, Elinde su testisi, Bamiye ekerim, Kınalı gelin, Bahtın kara olsun, Yar elmayı daşladın mı?, Yeşil akar Amasya’nın ırmağı, Amasya’nın dağları, Eh hızara hızara, Semaver Türküsü bazılarıdır. Bu kadar türküyü sanat dünyasına kazandıran usta,aslında zanaatıyla birlikte sanatını da kalıcı kılmıştır.Bakır ustalığını unutmayacağımız ustanın, türkü toplayıcı vasfını da anımsayacağız. En çok da bamiye türküsünü severdim.En iyi de, işkefen türküsünü çalardı.

Aşık Veysel’e bağlama çalan, türkü söyleyen usta, mesleğini-bakırcılık- icra ederken çok amatörce davranmıştır. Verdiği bir röportajda, cami alemlerinden niye para almıyorsunuz diye soran spikere:” Minber alemlerini ücretsiz yapıyorum. Çünkü minberde hutbe okunuyor, bizim kandile de bir şey damlar diye düşünüyorum. İşimi severek yapıyorum, alem yapmak için vurduğum her çekiç beni mutlu ediyor. Bakırcılık mesleğini İstanbul’da tanıştığım torna makinesiyle geliştirdim ve abimle bir fabrika kurduk, on sekiz işçi çalıştırıyoruz. Ancak ben alem ustalığından kopamadım ve işleri abime emanet ederek kendi dükkanımda alem yapmaya devam ediyorum. Şimdiki gençlerin hiçbiri sanat bilmiyor, hepsi masa başı iş istiyor, çok üzülüyorum bu duruma. Gençlere sanatı sevdirmek için önceki yıllarda Amasya’da ‘Zanaat ve Sanat’ isminde sergi açtım.” diyerek, zanaatındaki samimiyetine atıf yapmıştır.Buna ben de şahidim.

Ustanın derlediği bir türkü metnine de tanıklık edelim:”Elinde su testisi/Benim bir tek ceylanım/Gönlümün tek perisi/Neşelidir her anım/Bırak artık gideyim/ Ne derlerse desinler/Olmuş gece yarısı/Yine canımsın, canım/Aman güzelim yandım(2)/Benim olursun sandım.(2)Alemden âleme bir yolculuğa çıkan Burhan amcama rahmet dilerken;sevenlerine başsağlığı, edebiyat ve sanat camiasına da sabr-ı cemil dilerim.Bir zanaatkar ve sanatkar gitti.Yolu rahmet ve aydınlık olsun.Ailesine de başsağlığı dileklerimi sunarım.

*cümleleri için Hüseyin Menç’e teşekkür.

isa çolaker

 

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*