Hadisler Peygamberimizin söylediği ve sahabenin değişik kuşaklarının ya da onları görenlerin toplamaları yoluyla, bugüne kadar gelmiş metinlerdir. Kur’an’ın anlaşılıp yorumlanmasında da önemlidirler. Edebiyatımızda da mecaz ve anlam geliştirmesi için kullanılmışlardır. İslam’ı anlamak için araç olan bu metinler, Kuran ‘ la da çelişmezler.Yüzlerce hadis artık kayıt altında ve insanlar tarafından okunmaktadır. Müslümanlar tarafından , Kuran’dan sonra ikinci ana kaynak olarak da kabul edilir.
Hadislerin kaynaklarını sorgulamakla başlayan, inkara dönüşen bir süreci de üzülerek gözlüyorum. Müslüman Türkler İslam’ı kabul ettikten sonra , algı antenlerini Peygamber üzerinden sürdürmüşlerdir. Nedeni de onun asker ve reis olmasıdır. Halbuki Müslüman Arap coğrafyasındaysa, Arapça bilmenin kolaylığıyla, onlar Kuran’ını direkt olarak anlayabiliyorlardı . Hadis yardımı onlar için tâlî olmaktaydı. Oysa bizim milletimiz , Kuran’ı Peygamberimizin fiili yaşamını anlatan hadisler ve sünnet-i şerifi üzerinden algılıyorlardı. Bu bir nevi kolaylıktı. Tevatür ve yazma yoluyla bugünlere kadar gelen bir hadis gerçeği böyle oluşmuştur .
Son dönemde bazı din baronları tv’ lere çıkıp, hadisi sorgulayarak milletimizin ana düşünce kaynaklarını vurmak istiyorlar. Çünkü , hadislerden uzaklaşan biri Arapçaya olan mesafesinden dolayı, dolaylı olarak Kuran’ı anlamakta da zorlanıyordu.Yani bu beyler , bizi ana din kaynaklarımızdan uzaklaştırmak istiyorlar. Hadislerin sahteleri konusunda yeterli kaynak ve metinler varken , bu adamlar yeni sahte hadisler yaratmaya çalışıyorlar. Amaç , insanımızın düşünce kaynaklarını kurutmaktır . Bazıları da kendini son uyarıcı (çıplak uyarıcı) ve ya post mehdiler olarak lanse ediyorlar. Kendilerini ve pazarladıkları garip kavramları da utanmadan meşrulaştırma yolunu seçiyorlar .
Din algısını bu televizyon yorumcusu magazin dincilere bırakan halkımızın imdadına Diyanet tv yetişti. Dilerim kaliteli yayınlarla halkımıza hizmet eder. Tematik ve bağımsız dini kanallar açılırsa daha da iyi olur.Tıpkı ABD din kanalları gibi. Ciddi yayınlar artarsa , bu dinci baronların hegemonyası da biter ! Diyanet televizyonlarının tematik beş kanala daha dönüşeceğini de okuduk. Bu da çok olumlu. Yerel din müftülüklerimiz de, illerindeki radyo ve tv kanallarını kullanırsa , iş daha iyi olur. İllegalite ve din bir arada olamaz . Din alanı oldukça şeffaf ve netlik ister . Vaaz etmenin doğasında bu vardır .
Bu hadis düşmanlarının gizli bir gündemi de, tıpkı Vahhabiler gibi , sünnetsiz bir din yaratmak ve halkın kafasını karıştırmak. Selefî diyebileceğimiz bu kuru din anlayışında her şey Kuran(!) üzerinden anlaşılmaya çalışılıyor ! Tuzak , tam da burada başlıyor. Arapça bilemeyen yığınlar Kuranı anlamak iddiasıyla , Kuran’dan uzaklaşarak hadislerden de uzaklaşmış oluyor. Araya hemen bir meal fikri sokan bu adamlar, sadece meal Müslümanlarını da üretmiş oluyorlar. Kuranı da anlayamayan ve hadisten uzaklaşan bir Müslüman , Akif’in dediği gibi “dalaksız” kalıyor. Sadece mealle bu metinlerin anlaşılamayacağını ben bir dil hocası olarak görüyorum.
Meal ve Kuran arasında anlama sıkıntısı çeken yığınlar, sünnetten de uzaklaşınca, ortaya bu kof dini dar adamların istediği belirsiz alan çıkıyor. Halbuki bütün sûfî tutumlarda olduğu gibi, din metinleri yan anlama unsurlarıyla beraber anlaşılırlar.Hadis dili de, halkın anlaması için çok anlaşılır bir dildir.. Kibirli bir din anlayışıyla sünneti dışlamak, Müslüman Türk’e ve imanımıza zarar verir.Siz siz olun,hemen bir hadis metni okuyunuz. Boş verin siz hadis eleştirileri yapan ve rakiplerinin toprakta olmasını fırsat bilerek din cambazlığı yapan usta figüranları…
Peygamberimiz(sav)in sevdiğim bazı hadislerini ve duruluklarıyla ne kadar anlaşılır olduklarını takdirlerinize bırakıyorum: “Hikmetin başı Allah korkusudur./ İnsanlar altın ve gümüş madenleri gibidirler. / Pişmanlık bir tövbedir. / Yalan yere yemin, yurtları harab eder. / İnsanlar tarak dişleri gibi birbirlerine müsavidirler. / Cezası en çabuk çekilen şey zulümdür. / İnsanlara kendini sevdirmek aklın yarısıdır .” Ne güzel davranış ve hâl örnekleri değil mi ?
Bizi hadis gibi ulvi metinlerden uzak tutarak , kendi düşüncesiz dünyalarına çekmeye çalışanlara itibar etmeyeceğinizi düşünerek , her Müslüman Türk gibi , Resul’ün ipine sıkı sarılalım . İşte bir sûfî şiir ve Aziz Mahmut Hüdai ‘ den nefis bir doğruluk yorumu: “ Doğrusuna gidegör bu yolların / Geçegör sarpını yüce bellerin, / Dünyâ zindânıdır mü’min kulların, / Zindanda olan kul âsân eğlenmez.” Eğer dünyada iyi yaşamak istersen , doğru yoldan ayrılma , dünya yeterince tuzağı kendinde barındırır . Bir de yanlış yola saparsan , karanlığa gömülürsün diyor şair . Evet , yolumuzu ve işaretimizi kaybetmeyelim dostlar .
İnternet notu :www.kırkikindi.com
İsa Çolaker