Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / CÜMLE AYA SULTAN OLAN ORUÇ

CÜMLE AYA SULTAN OLAN ORUÇ

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Ramazan ayı kutsalımız içindeki en önemli aylardan biridir . İnananların nefsinin sınava tabi tutulduğu bu ayda , insan , açlık ve onun getirdiği hatırlatmalara nefsinde tanık olur . Sosyal ve ekonomik boyutu olan Ramazan ‘ ın edebiyatımızda da yansımaları vardır . Bu ayı ve getirdiği sosyal katkıyı anlamak isteyen edebiyat alemi değişik ve güzel metinlere imza atmıştır . Bunu yeni metinlerde görmek de mümkün , eski edebiyatımızın klasik şiirlerinde de . Ramazan ayının eski sosyal yaşamımızdaki etkilerini görmek istiyor ve modern insanın yaşamındaki yerini anlamak istiyorsak , mutlaka bu şiirlere bakmamız gerekir . Müslüman dünyası ve ortak İslam aklı her önemli hadiseyi edebiyata ve sanata konu etmiştir . İslam ‘ ın bu aya verdiği öneme bir de buradan bakmaya çalışalım.

Klasik edebiyatımız şiir ve onun çevresine kurulduğu için , sosyal ve yaşamın içindeki her şeyi şiirle dile getirmiş bir edebiyattır . Ramazaniyyede : Ramazandan bahseden veya ramazan dolayısıyla sunulan kasîde veya musiki parçasıdır . Bu şiirlerin toplamı da Ramazannameleri oluşturmuştur . Ramazanı karşıladığımız bu yazımızda da , klasik şiirimizden örnekler sunmamız ve Ramazanı anlamaya çalışmamız doğaldır diye düşünüyorum . Koca Ragıp Paşa , Nedim , Şeyh Galip , Sabit ‘ in Ramazaniyyeleri ünlüdür . Koca Ragıp Paşa ‘ dan bir beyit :” Ne acep süratle geldi bu yıl Mâh-i Siyam / Çekti bir baş gelüp belde-i Bağdat ‘ a licam.” Şair gönlü Ramazanı ata benzeterek , Ramazan ayı ne çabuk geldi diyor ? Sanki bir at geldi ve Ramazanın ipini Bağdat ‘a çekti götürdü diyor . Ramazanın çabuk gelmesi , onların sosyal yaşamlarını etkilediği için mizahi bir dille ağızlarının kapanacağı oruca hazır olamadıklarını anlatmaya çalışıyor . Bu tarz kinayeli anlatımlar bizim oruç vakitlerimizde de konuşulmaz mı ?

Sosyal yaşamımıza epey ekonomik katkı yapan oruç ayı , diğer bazı edebi mahfillerde de çok kullanılır . Halk edebiyatı metinlerimizde çokça mani , ramazanı ve orucu anlatır . Giresun ‘da kapı kapı gezip , Söken ramazanlarında , mani okuduğumuzu anımsıyorum : “..İşte geldim kapınıza / Selam verdim hepinize / Yeni cami direk ister /  Bunu söylemeye yürek ister / Benim karnım toktur ama / Arkadaşım börek ister. “… diye başlayan Ramazan manilerimizi çok terennüm ettim. Aldığımız hediyeleri ve bize verilen ödülleri de unutmuyorum . Ne güzel Ramazan günleriydi .Tebrikname olarak yazılan bir kaside de , Enderunlu Vasıf orucu ve Ramazanı ne güzel anlatır :“Hayrmakdem ile geldi yine şehr-i gufran / Ola sultan-ı kerem-kare mübarek Ramazan / Öyle bir mah-ı mübarek ki saf saf/ İyde dek aşk ile camileri eyler devran” Ramazan öyle güzel geldi ki , bayrama kadar güzellikleriyle camileri sırayla gezer diyor . Tıpkı inananların oruçta camileri gezmeleri gibi.

Oruç ramazanda insana misafir olur . Tutarsın ya da tutmazsın o senin bileceğin bir şey ! Tuttuğun zaman da hakkını vermen gerekir . Halk bilmecelerin de bile Ramazan ve oruç soruları vardır. Ecdat ramazanı her yönüyle anlamaya ve anlatmaya çabalamış . İşte bir ramazan bilmecesi : “ Bir tabak yemişim var , yarısı yenir yarsı yenmez .” Mensur bilmecenin cevabı ramazandır . Ramazanda inananların kalp gözü açılmalı ve biyolojik unsurları dinlenmelidir . Bunu yapamıyorsak sıkıntı var . Oruç sıradan bir olay değildir ve bütün semavî dinlerde vardır . Esası da budur . Erzurumlu İbrahim Hakkı ne güzel söyler : “ Savm ile ten-ü canı pakeyle yeme nanı / Dolsun mey-i ruhanî ta mest ola ecza .” Oruçla bedenini ve ruhunu arıt ,aşırı yeme ki ; vücudun manevi bir ilaçla dolsun.” Ne kadar açık ve net bir çağrı . Modern insan bunu anlayabilse ne güzel !

Üstat Sezai Karakoç ne diyor “İnsan ve Oruç “şiirinde : “ Oruç , ruhun sesi gelir her yıl / Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize / Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi / Yapılır örtülür uçurumları yakan dualardan…” Gümüş topukları kalbimize dokunan oruç , ne güzel ramazan dizeleri. Seçilmiş sözcükler ve gümüşî kelimelerle kurulan bağlam . Tam bir oruç hali anlatımı . Oruca kurban verilen bedenler . Gerçekten tapınağa kurban verilen saf orucunuz yoksa ne yaparsınız ? Aman dikkat ey okuyucu , orucunu ve ruhunu koru . Orucu gösteriş ve kişisel bir araç haline de  getirmeyelim , her kulun yolu bir kere de olsa oruca çıkar . Üç aylardan başlayarak , tüm orucumuzu tutmaya niyetlenelim . Allah ihsan sahibidir . Tutamayan arkadaşlarımız , yerine verilecek değerleri  öderler zaten .Rahat bırakalım kulları . Oruç , Allah için tutulan en rafine ibadettir . Eşrefoğlu ne diyor : “”Yılda bir kez şehri seyran eyledin / Kendözün bu halka mihman eyledin / Sonra tavus gibi cevlan eyledin / Elveda ey mâh-ı taban elveda.” Ramazanın yılda bir kez şehre ziyaret ettiğini anlatır . Hoş geldin ya şehr-i Ramazan diyerek , kente giriş yapan  orucunuzu kutlarım.

Günün Kitabı: Mehmet Âkif,Eşref Edib ,Beyan Yayınları.

İsa Çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*