Sanatçı, aşırılıkların adamı olmamalıdır. Sanata ve sanatçıya yakışan, arafta bir yerde durmaktır. Bazı sanatçıların kendi adına değil de, sevmedikleri kesimler adına ahkam kesmeleri doğru değildir. Bir kitleyi sevmeseniz de, saygı duymak zorundasınız. Sanatçı duyarlılığı bunu gerektirir. İşinde gücünde başarısız olan, sütten kesilmiş sanatçıların ilk yaptıkları iş, hazzetmedikleri kesimlere düşmanlıklarını açık etmeleridir. Böyle yaparak, kendi başarısızlıklarını da gizlemiş oluyorlar! Bazı sanatçılar da, sanat alemini kendi çiftlikleri gibi görme hastalığına düçar olmuşlardır.
Medyada ara ara görülen budur. Adam kendi mutfağına ve sanatsızlığına bakmadan, ötekileştirdiği toplum kesimlerine aba altından sopa gösteriyorlar. Dünün erotikacısı, on iki eylül sevicisi acuzeler, topluma sövmeye devam ediyorlar. İp, asmak, atmak,öldürmek gibi faşizan kelimelerle gündem yaratmaya çalışıyorlar. Dün askerden kaçan çürük adamlar, sahte raporlular, bizi tedip etmeye çalışıyorlar. Hadi ordan! Yönetmenin elinde oyuncak olan ezik adamların, halka söyleyecekleri bir şey yoktur.Resmi ideolojinin borazanı olan ayyaşlardan sanatçı mı olur? Bunların belli refleksleri vardır. Birincisi hazcıdırlar, ikincisi değersiz adamlardır. Topluma da bu lümpenliği ve popüler kültürü, değer diye yutturmaya çalışırlar. Yersen..
Bazıları da ihanetin türküsünü söylerler. Abd’yi, Alman’ı, İngiliz’i severler de, bizi bir türlü sevemezler. Devlet büyüklerine içki ve Mozart öneren de bu ezik hainlerdir. Mozarttan bana ne, ben Aşık Veysel dinlerim. Bunlar halka rağmen, halkçı geçinen asalaklardır. Dünyayı şişeden gören bu hainlerdir. Kendilerini sanatçı diye kasmaları da bir evhamdır. Nöbet halidir. Bunlar kendinden menkul tiplerdir. Ne yaptın da Nobel aldın, bilimsel bir buluş mu yaptın? Yok. Sadece bir mış gibi yaparak aldıkları payeler vardır. Körler sağırlar biribirini ağırlar! Tahammülsüzdürler. Kendilerinden başka kuş da tanımazlar. Sürekli düşman kültürüyle yaşayan yaratıklardır. Sürekli sövecekleri ötekini ararlar.Başkalarıyla beraber yaşama iradesi de gösteremezler.
Bu sosyal faşist kesimin ezberi de çoktur. Onlar gibi düşünmezsen yandın. Göbeğini kaşıyan adam, makarnacı, yobaz, tutucu, diktatör b. Beylik lafları severler. Sınıf radesiyle yaşarlar. Kendi çöplüğünün dışında da ötemezler! Sosyal yalnızdırlar. Türkten çok coniyi, sizden çok çıkarlarını severler. Arabistana, İrana lafını severler.Kendi çocuklarını abd’de doğururlar. Yani hansın vatanını daha çok severler. Hazla yaşadıkları için, sürekli ayyaş bir halleri vardır. Alkolü ibadet gibi içerler! Alkole laf söylediniz mi, yandınız. Sizi İsrail’e ya da Amerika’ya değil, muhtemelen Kuveyt’e gönderirler! Çünkü İsrail’e ve Amerika’ya gitmeyi, kendine uygun görürler. Ballandıra ballandıra İngilizce çakarlar! Türkçeyi aksan gib ve zorla konuşurlar. Kimliksizdirler. Türkiye yaşanası bir değildir, onlara göre. Ülkeyi yaşanmaz kılanlar da bunlardır.
Bu sanatçı ihanetinin tarihsel boyutu da vardır. Dün İngilize, Amerikaya bağlanalım diyenler, muhtemelen bunların dedeleriydi? Aşırı yunanseverdirler. Hatta kökümüzü orda görürler! İlk içki, bira fabrikalarını açanların torunları da bunlardır. Köprüye, metroya, baraja, yola, havaalanına, uçağa, yerli her şeye karşı olan da bu sanatsız hainlerdir. Onlara göre sanat, sadece cinsellik ve içkidir. Yani hedonizmdir. Bütün magazin malzemesi ve mezesi bu müptezel sanatçı hainlerdir. Bunları sevmek zorunda değiliz. Dinimize sövmesinler mesele yok. İhanet kelimesini çok da sevmem ama, bunlara da çok yakışıyor. Çünkü bunların çoğu milliyetsiz ve kimliksiz adamlar.
İşimiz zor. Türk milletine çok görevler düşüyor. Sanatçının yerli ve milli olanına sahip çıkmalıyız. Afrin, Zeytin Dalı operasyonlarına karşı çıkan vatan haini sanatçı müsvetlerinin hiçbir ürününe para vermemeliyiz. Protesto etmeliyiz. Sosyal medyada karşı çıkmalıyız. Yoksa kendimiz oynar, kendimiz çalarız. Atı alan ya Rusya’ya ya da Almanya’ya gider. Çünkü bunların vatanı orası! Sessiz ama kararlı yığınların sesine tercüman olan bir muhyi dörtlüğüyle bitirelim:”Sayılmayız parmağ ile/Tükenmeyiz kırmağ ile/Taşramızdan sormağ ile/Kimse bilmez ahvalimiz.” Mesele budur. Onların dediği gibi uysal koyun değiliz, kimin bu millete ihanet ettiğini biliyor ve saflarımızı sıkı tutuyoruz. Uyumak yok. Ahmed Arif’in dediği gibi, vurun ulan vurun biz kolay ölmeyiz.
isa çolaker