Arkadaş olmak kontenjanla sınırlı olmamalıdır. Eskiler arkadaşlığı vefa üstüne kurardı. Arkadaşlığın sayısal hesabı ve kontenjanı yoktu onlarda. Bir teoriye göre insanın azami on beş arkadaşı olabiliyordu. Oysa modern insanın yüzlerce arkadaşı var ama , dost bulmakta zorlanıyorlar. Bana göre arkadaş ; omuzunuzda akrep olduğunu söyleyen kişidir . Dostsa , akrebi öldürürken zehre kapılan kişidir !
En yakınımızdan başlarsak , beş kişiyle arkadaş oluruz. On , on beş derken çevremizi selam ve sohbetle yüze kadar çıkarabiliriz. O kadar, arkadaş kontenjanı dolmuştur. Halbuki dosta ve gönüldaşlara ihtiyaç vardır. Sizi paraya pula değişmeyecek , kontenjandan olmayan arkadaşa ve sahici insana ihtiyacınız vardır. Sizi yedek parça gibi görmeyen , özel dava adamlarına ihtiyacınız vardır. İnsan bunları arıyor. Aramaya da devam ediyoruz . İnsan kaybettiğini arar , aramalıdır da . Arayan bulur .
Yaşamın sonuna kadar belki bu arayışımız devam edecek ama, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kadim dostlarımız olacak. Bir de fesbuk arkadaşlığımız var ki , evlere şenlik ! Kayıtladığımız lakin , ulaşmakta ve anlamakta zorlandığımız sanal arkadaşlar. Acaba bunlar ruhumuzun arkadaşları mı, yoksa iletişimin kayıtlı arkadaşları mı? Dostluk bunların da ötesinde bir yerde duruyor. Eskilerin ahiret arkadaşım ya da hastane arkadaşım dediği arkadaşlıklar. Çabuk yakalanan ama , uzun soluklu arkadaşlıklar lazım bize. Arkadaşı seçtiğimiz için , pek de kaybetmek istemeyiz.
Bir de kontenjandan arkadaş tutanlar var. Hesapçı arkadaşlık diyeceğimiz çetele arkadaşlığı yapanlar. Acaba şununla arkadaş olursam, bana “menfaat” çıkar mı? Arkadaşlığımız burada biter modu ! Sizden beklentisi olan ama, dostluğa değil , paraya yatırım yapan arkadaşlığın hali. Benim tercihim bu tarz arkadaşlıklardan yana değil , benim ki ahiret arkadaşlığı. Sizi havada , karada yalnız bırakmayacak dava arkadaşlığıdır. Fakat bu hâl şimdi, çok muhâl !Ortalık çıkar ilişkilerinden geçilmiyor.
Asıl mesele içinde yaşadığın şehrin , bu arkadaşlık ve dostluğun havasını taşıyıp taşımadığıdır. Politik yardakçılık da arkadaşlığı ve dostluğu öldürüyor. Çok politik insanlar tanıdım ama , bir türlü dostluk kuramadım. Çoğu kontenjanlarına ve bagajına yenik düştüler. Yamalı, defolu, yol arkadaşlarını ve politik yardakçılarını , dostluğumuza ve arkadaşlığımıza tercih ettiler. Onun için ülkemin her tarafına dağılmış can dostu dava arkadaşlarıma selam olsun. Demek ki , arkadaşlıklarımızı kentle sınırlamamalıyız. Dost biraz da küresel bir terimdir değil mi ?
Barışı bozan , güveni zedeleyen , ruhu karartan şeylerle çevriliyken arkadaşlığa yer açamayız. Onları ayartan çıkarlar orada dururken , sizin kalbiniz ve sadeliğiniz o oburlara yetmeyebilir. Onlar hiç duran tirene binmeyen vagon tiplerdir. Onun için yaşasın kalbî dostluklar ve manevi hazza dayalı arkadaşlıklar diyorum. Vefanın semt adı olmadığı , arkadaşlık dolu günlerimiz olsun . Arkadaşlarınızın ve dostlarınızın değerini kontenjana bakmadan ve hesapkâr olmadan biliniz.
Ne diyor Selimî mahlasıyla maruf(Yavuz Sultan Selim): “Bütün dünya benim olsa gâmım gitmez nedendir bu?/ Çün ezelden gam ile bina olunmuş bedendir bu.” Benim hüznüm bitmez; çünkü , ezelden ya da yaratılıştan beri hüzünle yoğrulmuşuz. Hüzünlü arkadaşlarımı ben de seviyorum. Çünkü onlarda sorun çözme istidadı ve diğerkamlık vardır. Yani o dostlarımız hüzünlü olmalarına binaen , meselelerimizi çözmesini de bilirler.Ötekini anlarlar. Dostlarım beni biraz da böyle görürler. Onun için insanın ve dostun hüzünlüsünü ve empati yapanını severim. Velhasıl arkadaşlarınız da hüzünlü olsun. Orhan Veli ustanın “Yalnızlık Şiiri” adlı arkadaşlık şiiriyle bitirelim: “ Bilmezler yalnız yaşamayanlar, / Nasıl korku verir sessizlik insana;/ İnsan nasıl konuşur kendisiyle; / Nasıl koşar aynalara, / Bir cana hasret, / Bilmezler.”
Kitap notu. Gönül Meselesi, Tuna Kiremitçi, Kırmızı Kedi Yay.
İsa Çolaker