Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / ŞEYHÜLMUHARRİRİN AHMET KABAKLI

ŞEYHÜLMUHARRİRİN AHMET KABAKLI

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Bazı insanlar vardır, ocak gibidir. Kurduğu Türk Edebiyatı dergisiyle insan yetiştiren bir adamdı Kabaklı. Yerli ve bir o kadar da milli duruşuyla, edebiyat camiasına hizmet etmiş vakıf bir kişilikti. Türk Edebiyatı dergisine yolu düşmeyen bir yerli yazarımız ya da şairimiz yoktur. Kurucusu ve banisi olduğu Türk Edebiyatı Vakfıyla da edebi dünyamıza epey eserler kazandırabilmiş bir kişiliktir. Bizim yaş edebiyatseverlerin tanığı usta, ölümünden sonra da eserleriyle varlığını ebedileştirmiştir.

O, davasını savunan adam kimliğiyle, şeyhülmuharririn ünvanına layık görülmüştür. İnsan tekine her zaman değer veren usta, aynı zaman da milliyetçi ve muhafazakar kimliğiyle davasını behemahal savunmuş bir yazardır. Yazarların, ediplerin ustası olması, biraz da bu kararlı duruşuyla oluşmuştur. Soğuk savaş dönemi yazarı olmasına rağmen, yazılarında görece bir kibarlık ve ustalık vardır. Sövmez, saymaz, hakaret etmeden eleştiren bir ediptir. Türk edebiyatı sahasını kapsayan antolojisi hala hükmünü koruyan bir klasik eserdir. Beş ciltlik Türk Edebiyatı Tarihi adlı eseri bir başucu kitabıdır. Benim kitaplığımda iki takım olduğuna göre, siz onun kıymetini bilirsiniz.

Uzun yıllar Tercüman Gazetesinde yazan usta, şeyhülmuharririn ünvanını sahiplenmiş ve ölene kadar da hakkını vermeye riayet etmiştir. Onu adını yaşatan Türk Edebiyatı dergisinin hala süreli yayın olduğunu düşünürseniz, Kabaklı Hocanın ne kadar güzel bir eser vücuda getirdiğini anlarsınız. Ciltler dolusu Türk Edebiyatı dergisi onun ruhunu tazelemektedir. Dergisiyle aynileşmişti usta. Tüm üniversite hayatım boyunca dergiyi elden bırakmadım desem yeridir. Şimdiki dergilerin ocağı olan dergi, günümüzde de milletimize hizmete devam etmektedir. Dergini başmuharriri olan Kabaklı, sonrasında, dergi yazılarını da kitaplaştırmıştır.

Ahmet Kabaklı gazete yazılarında polemikçi üslûbuyla öne çıkmış, millî kültürü ve mânevî değerleri savunarak Anadolu insanının sesi olmuş, bir dönemde adı Tercüman gazetesiyle özdeşleşmiştir. Tarihte ve kültürde devamlılık fikrini savunan Kabaklı, hânedanlar ve rejimler değişse de devletimizin tek olduğu, Osmanlı Devleti’nin “devlet-i ebed-müddet” idealinin kendisinden önceki Türk devletlerini ve Türkiye Cumhuriyeti’ni de içine aldığı düşüncesindedir. Bu düşüncelerinin bıkmaz savunucusu olan Kabaklı, milli duruşlu basın dünyasının önderi de olmuştur. Temellerin Duruşması gibi eserleriyle de, düzenle hesaplaşmayı sürdürebilmiş bir kişiliktir. O neyi muhafaza ettiğini bilen bir sanat adamıydı. Kuru, sathî bir muhafazakar değildi.

Fikren çok beslendiğim ustanın yazdığı monografik eserleri de çok yararlıdır. Mehmet Akif, Yunus Emre, Mevlana monografileri okunası yapıdadır. Sezai Karakoç ustanın Yunus ve Akifleriyle birlikte okursanız, eserlerin çapını ve güzelliğini biraz daha anlarsınız. Bir çok defa basılan monografilerin kitaplığınızda olmasını salık veririm. Edebi röportaj dalında da iddialı olan usta:Fuzuli, Akif, Yunus, Mevlana gibi şahsiyetlerle gıyabi röportaj ve sohbetler yapmıştır. Gazetede tefrika halinde yayınlanan metinler, sonrasında kitaplaşmıştır. Çok akıcı bir dili olan edibimiz, Türkçeye olan saygısını da ölene kadar kaybetmemiştir. Şiir eleştirileri de yapan Kabaklı, şiir incelemeleri adlı bir eser vermiştir. El altında bulunması gereken eser, sahasında iyi bir şiir tahlili çalışmasıdır.

Üstadın önemli bir özelliği de politik eleştiri de başarılı olmasıdır. Rahmetli Ecevit dönemini eleştirdiği Ecerufya tam bir kara mizah eseridir. Onun politik yanlışlarını ince bir dille eleştiren Kabaklı, aslında iyi bir polemikçi olduğunu da göstermiştir. Rahmetli yazarımızın kuvvetli bir yönü de, dil konusundaki sıkı yaşayan Türkçeci anlayışıdır. Dönemin öztürkçeci kırmacılığına karşı verdiği mücadele bugün bile aşılmış değildir. Türkçeyi ana sütü belleyen usta, sıkı Marksist tdk yönetecileri ve zihniyetine karşı, dayanıklı ve milli bir direniş göstermiştir. Eğer o ve Necmettin Hacıeminoğlu, Faruk Kadri Timurtaş gibi sıkı yaşayan Türkçeciler olmasaydı, Türkçenin ruhuna fatiha okunacaktı!

Ona göre İslâmiyet ve Türklük tarihte benzerine az rastlanır bir terkip vücuda getirmiştir; bu terkibin taşıdığı zenginliklerden bugün de istifade edilmesi gerekir. Türkler çeşitli kültürlerle temas ederek bugüne kadar gelmiş, ancak kendi kültürlerini koruyup Müslüman ve Türk kalmayı başarmışlardır. Konuştuğumuz Kızılelma, İlayı Kelimetullah lafızları onun ağzında pelesenk olmuş ve bugün kitlelere mal olmuştur.Dünyaya hâkim bir ruh ve fetih zihniyetiyle bakan eski Türkler, diğer kültürlerden sadece gerekli ve faydalı gördüklerini alarak bunlara kendi damgalarını vurdukları için Türk kültürü yakın zamanlara kadar orijinalliğini korumuştur.Tanzimat’tan sonra bu ruhun kaybedilerek Avrupa kültürlerine aşağılık duygusuyla yaklaşılması; yabancılaşmaya, kültür alanında sömürgeleşmeye ve bir kültür ikiliğine yol açmıştır. Yazıları aşağı yukarı bu minvalde düşüncelerle dolu olan ustayı anarken, rahmet ve saygıyla önünde eğilirim. Seni unutmayacağız büyük usta ve dava adamı.

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*