Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / YİNE YENİDEN EDEBİYAT

YİNE YENİDEN EDEBİYAT

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

Edebiyat , hayatın içinde olduğu müddetçe , yaşamımızdan eksik olmayacak bir olgu . Sanatın insan hayatındaki varlığı , bizim yaşamı anlamlandırmamıza hizmet eder . Hiçbir sanatçı iş olsun diye sanat ürünü icra etmez . Edebiyatın bütün şubeleri ve kendisi de böyledir . Eğlenme aracı da görülen edebiyat , yaşamı kuşatan bir yapının da adıdır . Edebin olduğu her yerde , edebiyat ve ürettiği ürünler olacaktır . Yaşamının şartı yazmaksa , sanatın şartı da yazmak ve üretmektir . Okunası her metin , anlamanın kapısını açar ve insanın bilinçle ilişkisine yol açar . Bilen âdemse , ilim sıfatı ve sahibine daha yakın olur . Onun için yine ve yeniden edebiyat diyerek , yazmanın ve okumanın erdemine inanıyorum . Yazmanın da en az okumak kadar sahici ve özel olduğunu biliyorum . Yazma eyleminin pratiği , okumanın soyutluğunu örtmeye yeter . Kim okuya kim yaza , tarihe kalacak olanlar onlardır .

Edebiyat tarihsel süreçte var olmanın adı olmuş bir alandır . Yaşadığını sanatından anlayan nice ozan ve ustalar bilirim ki , onlar , tarihe kalmanın ancak edebiyat ve sanatla olduğunu kavramış insanlardı . Bunu anlamak için çok da sanat dostu olmaya gerek yok ! Şuara suresi bile tek başına sanatı ve sanatçının gücünü anlatmaya yeter . Kurandaki sanatın bir ayağı bu ayette gizlidir . Çevremizdeki bir fotoğraf karesi dahi bunu anlamamıza yardım eder . Nazilerin Polonya ‘da yaktığı kitabevinin ünlü fotoğrafı hala hafızalara kazılıdır ve iyi savaşın olmadığını en iyi anlatan sanat ürünüdür .  Bâkî ‘ nin günümüze kadar etkisini sürdüren didaktik dizesi , şiirinve sanatın gücünü çok iyi anlatır : “Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal, / Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş… “Âlemde sesin Davut gibi çınlasın!  Gökkubbede baki kalan bu sada ya da söylenen güzel sözlermiş … Gerçekte de öyle değil mi ? İhtişamı yüksek Kanunî dönemini , sanatı ve kalemiyle güçlü Bâkî gibi şair ve yazarlarla anımsamıyor muyuz ? İyi ve güçlü iktidar dönemlerinin ardında da edebiyat ve sanatın gücü vardır .

Edebiyatın ve sanatın şubelerinin hayata müdahalesi ve gücü olmasa , iktidarların hoyratlığını kim durdurabilir ? Roman , şiir , fotoğraf olayları ve hayatı sıradan görse ; kim yaşamın eğlenceli ve manevî  tarafını görebilecek ? Aykırı olan sanat çeki düzen veren bir değerler toplamı mutlaka olmuştur ve olacaktır . Hiç birimiz Kılıç Yarası romanındaki tadı kaçmış erotizmi ya da Can usta şiirindeki küfrü veya Küçük İskender şiirindeki   bazı cinsel metaları kullanmaya kalkmasın ! Edebiyat üretimindeki  fantezi veya yanlışları savunma gibi bir lüksümüz yok . Edebi olanı edebiyattan arî tutmak gibi bir değersizliğin içerisinde olamam . Tüm okuma ve yazmalarımda buna özen gösteren biriyim . Öğrencilerime salık verdiğim kitap ve edebiyat ürünlerinden de geri çektiğim metin ya da kitaplar da olmuştur . Bundan sonra da olacaktır . Her şeye rağmen yaşasın edebiyat diyenlerdenim .

Yıl içinde az kitap yayınlanan ya da çok az kitap basan bir ülkenin okuru olarak yeniden yazmak ve yine okumak için epey gerekçemiz var . Edebiyat ürünlerinin bizi eğittiğini ve zenginleştirdiğini hep düşünmüşümdür . Yazılan onca şiir ve bestelenen yüzlerce metin , söylenen türküler , insanımızın yer üstü kültürüne ne kadar katkı verir ? Bunu hep merak etmişimdir ? Bu düşünme ameliyelerim sonrasında gördüm ki , edebiyat ve sanat mayası insanımızı en az kutsal kadar dönüştürüyor . Yeter ki , iyi kullanalım ve değerlerimize saygılı  gösteren bir edebiyat üretelim . İskender Pala ‘ nın divan ürünlerini , Elif Şafak ‘ ın yerli romanı , Nazan Bekiroğlu Hanımefendi ‘ nin denemelerini kim sevmediğini ve özümseyemediğini iddia edebilir ? Hep olumlu tepkilerle okuttuğum yazar ve edebiyatçılarımızdan bazıları bunlar . Demek ki iyi işlere vesile olduğunuz zaman , okur sizi bırakmıyor . Yine edebiyat , yine edebiyat diyor ve yüzlerce baskı peş peşe geliyor , değil mi ?

iek Hamal

Erinmeden ve bıkmadan diyorum ki , Türk okuru iyi sanata ve edebiyata aç . Popüler metinlerin çöplüğüne dönen bu dönemde bile ,  bu böyle . Siz iyi bir kurmaca metin yazdınız da , edebiyat ve sanat alemi size dönmedi mi ? Hayır . İyi okur ve yazar sizi hep sanata ve edebiyata yöneltti . Senaryo ve tiyatro gibi alanlarda bir daralma varsa , bunun nedeni edebiyat ve sanat ürünlerinde değil , alan hizmet edecek yazar tayfasının aşırı görselliği ya da batıdaki gibi gereksiz beden metaını aşırı kullanmalarıdır . Yoksa Türk edebiyatı ve sanat ortamı kendi doğal mecrasında akmaya ve yeni edebi metinler üretmeye devam ediyor . Edebiyat dergilerinin sayısal çokluğu bile buna örnektir . Bir de ekonomik şartlar iyi olsa da yaşatabilsek ! Yeni ve güçlü bir edebiyat alemi için , gençlere dönük yayınlara ve edebî eserlere ağırlık vermekte de yara var . Çünkü gençlik yeni ve üretken olana çok düşkün . Deve Dergisi gibi bol çeşitli ve farklı sanat ürünlerini barındıran dergilerin satış rakamlarında bunu görebiliriz . Bir de demokratik ve çoğulcu bir yazar ve edebiyatçı  yapısı edebiyat ortamını güçlü kılıyor . Kendi çalıp kendi söylemek istemiyorsak , yeni edebiyat anlayışı böyle olacak .

Edebiyatın iyi bir retorik ve eleştiri gerektirdiğini bilen bir olarak ; her şeyi göze alarak yazmaya ve yeni ürünler meydana getirmeye devam edelim çünkü , sanatın alanının  sadece bu alemle sınırlı olmadığını düşünüyorum . Yerle gök arasındaki her ortam ; edebiyatın ve sanatın doğduğu mekandır  şuuruyla , Osman Nihat Akın’ın eserini dinliyorum: “   Geçti hayal içinde bunca yıl bir gün gibi / En eski hâtıralar daha henüz dün gibi /  Neden gönül bu içli hayata küskün gibi /  En eski hâtıralar daha henüz dün gibi.” Edebiyat ve sanatta her şey bu gün gibi oysa ! Muhabbetle ve sanatla çoğalmak dileğiyle hoşça kalın .

Günün şarkı dizesi : “ Gözlerinin içine başka hayal girmesin .” Zeki Müren

İsa Çolaker

 

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*