Zeynep Hatun , Osmanlının bilinen ilk Müslüman divan şairlerimizden biridir . Amasya ‘ lı olan Zeynep Hatun , Mihri Hatun çağdaşı ve arkadaşıdır . Onun kadar güçlü bir şiir yapısı ve karakteri olmasa da , dönemin kadın ozanlarındandır . Mihri Hatunla şiir alış verişi ve görüş teatisi yaptığı bilinen şairlerdendir .Fatih devrinin diğer kadın şairidir . Mihri hatun kadar ön plana çıkamasa da ; yazdığı Türkçe – Farsça şiirlerle ünlenmiş, Fatih’e bir divan sunmuştur. Bulunamayan bu divan , Sultan Mehmet adına düzenlenmiştir. Bir kadının kızı olan Zeynep Hatun’un eğitimine önem verilmiş , sonra da kadı İshak Fehmi Çelebi ile evlenerek edebi yaşamını sona erdirmiştir.Şiirdeki kudreti bakımından Trabzonlu Fitnat hanım’a denk olduğu söylenmektedir. Şiirlerinin genel havası ; kadının mert , alçak gönüllü olması ve kadınsı özelliklerinden ziyade , ruhi yapısıyla öne çıkmasını isteyen bir anlayışı vardır .
Amasya ‘ da yapılan bir anaokuluna adı verilen kadın şairimizin , adının hatırlanması ve okula verilmesi , beni bu yazıyı yazmaya sevk etti . Kadın şairin bir vefa olarak hatırlanması ve Milli Eğitim Müdürlüğümüz tarafından isminin bir okula verilmesi çok güzel bir vefa örneğidir . Sanat , insanın unutulmasının önündeki en büyük engeldir . Ürettiğiniz şiir ya da divan sizin tarihe ve zamana yenik düşmenizi önler . Zeynep Hatun ‘ un hatırlanması ve okura yazı nedeni olması bu nedenledir . Şiirlerindeki örneklere baktığımız zaman , onun gayet naif bir şiir dili olduğunu görürüz : “ keşf it nikâbunı yiri göğü münevver it / bu âlem-i anâsırı firdevs-i enver it “ Mealen ; peçeni aç yeri göğü aydınlat , bu unsurlar alemini ( dünyayı )en aydınlık cennet kıl . Sevgilinin yüzü , dünyayı aydınlatan güneşe benzetilerek , yüzünü örten örtü kaldırıldığı zaman , güzelliğinin dünyayı aydınlatacağı abartısını yapıyor . Güneş mazmunu ya da metaforu dizelere ayrı bir güzellik katıyor .
Zeynep Hatun , bin beş yüz altmış üç yılında Amasya ‘ da öldüğü zaman , arkasında münzevi bir yaşam ve kadı eşi olarak geçen bir kültür ortamı bırakmıştır . Kayıtlardaki bilgi , sadece Aşık Paşanın Meşairü’ş Şuarasındaki biyografik bilgiyi bırakmıştır . En meşhur beyitlerinden birinde şöyle söyler Zeynep Hatun : “Senin hüsnün benim aşkım senin cevrin benim sabrım / Cihanda dem-be-dem artar tükenmez bî-nihâyettir.” Senin güzelliğin benim aşkım , senin çektiğin çile benim sabrım olur . Karşılıklı duygusal varlığımız , bizim için sonsuza dek bir yaşama ve varlık nedeni olur diyor . Aşık ve maşuk biribirini acılarla besler diyen şair gönlü , çileye ve sabra aynı penceren bakarak , iki duygusallığın kendilerini beslediğini düşünüyor . Belki de doğrudur ? Ne diyelim . Sabır çilenin çocuğu mu diyesim geliyor ? Tarihte kalıcı işler yapanların , tarihe ve zamana yenik düşmediğinin tipik bir örneği olan Zeynep Hatun , az sayıdaki Osmanlı kadın şairleri arasındaki yeri güçlü olmasa da , günümüz kadın şairleri için kalıcı bir örnektir .
Zeynep Hatun ‘ un Fatih ‘ e ilan-ı aşk ettiği söylenen mısralar da vardır . Reddedildiği söylentisi nedeniyle kaynaklarda fazla yer bulmayan şiirin bir bölümünü buraya alıyorum : “Şehâ bu sûret-i zîbâ sana Hak’dan inâyettir, / Sanasın Sûre-i Yûsuf cemâlinden bir âyettir.” Beyitte : Güzel varlığın Allahın armağanıdır sana Sultanım ; yakışıklılığında da Hz.Yusuf benzeri işaret vardır . Dönemin tevatür yazımlarında bu olay anlatılsa da , ne derece doğrudur bilemiyorum ! Divanın tertibi Fatih ‘ e yapılmışsa ne diyelim ! Bize büyüklerimiz hayırla yad etmek ve tarihe saygı göstermek düşer . Çok münzevi ve debdebesiz bir yaşamı olan Zeynep Hatun ‘ u bir magazin malzemesi haline koymamak için , bu kısa söylentiyi burada bitirelim . Onun İstanbul ‘ a gittiği ve pay-i tahta yolunun düştüğünü de unutmayalım .
Ulaş öze , cesaretle ve açık sözle diyerek , kendi kabuğunu kıran kadını seven şairimizin mezarı Amasya ‘ da olması gerekirken maalasef , şehrimizde mezarın yeri bilinmemektedir ! Şehrin yağmalandığına tipik örneklerden birisi , ünlü şairimizin mezarının meçhul olmasıdır . Amasya ‘ da böyle kayıp yüzlerce mezar mevcuttur . Mezarlarını işaret bilip koruyamayan bir malul kültüre sahibiz. Yazık değil mi ? Zeynep Hatun ‘ un Fatih ‘ e ilan-ı aşk ettiği söylenen yukarıdaki dizelerinin çağdaş müzikle güzel bir yorumunu Sony müzik himayesinde dinlemek için ; “ Can Atilla’nın “1453 Sultanlar Aşkına “isimli albümüne göz atabilirsiniz . Gazel , Saba makamında bestelenmiştir. Beste ve Solist: Ayşe Erdal , Ud: Bayram Coşkuner ‘ dir .
Sitemizin bahçesine yapılan bir anaokulu ve ona ismini veren bir hanım şairimiz vesilesiyle yazdığımız yazımızı bir Zeynep Hatun mısrasıyla bitirelim : “Zeynep çü dost zülfü gibi tarümarsın / Divane olma şiirini divan ü defter et “ Zeynap Hanım , arkadaşının saçı gibi dağınıksın ; divane olup gezme , divanını tamamla ve işini yap diyen şairimizi rahmet ev minnetle anıyorum . Amasya ‘ lı bir değeri tanıdığım için de kendimi ve okuyucuları şanslı hissediyorum . Değerlerimize ve insanımızın yapıp ettiklerine sahip çıkabildikse ne mutlu bize . Nice kadın şairlerimiz olsun dilerim .
Günün sözü : İradene hakim , vicdanına esir ol . Mevlana
İsa Çolaker