İnsan , vücut azalarını hissettikçe yaşlanır ya da hastalanır derler. Biyolojik açıdan belki de doğrudur ! Edebî olansa , hissettiklerini mecaza büründürendir. Bir çok şair, yazar ya da edip , vücut azaları üzerine hissedilir şiirler yazmış ve onlara ayrı bir anlam katmışlardır. Bu organlarımızın başında eller gelir. Belki de en çok kullandığımız ve de en çok hissettiğimiz organ olduğu içindir ? Dolayımsız anlatımlarla bir çok el şiiri yazılmıştır. Vücudumuzun en işlevsel organı olduğundan mıdır , nedir ; eller için yazılan şiirler beni hep cezbetmiştir.
Edebiyatımızdaki ele dair şiirlerin en güzellerinden biri ; Mehmet Akif İnan’ın “El Gazeli “ adlı şiiridir. Divan şiiri edasıyla yazılan şiir , tam bir el methiyesi ve övgüsüne dayanır. Beyit düzeniyle kaleme alınan şiir , bir el güzellemesidir : ”Ellerine sarın kalbimin içi / O ayla boyanmış nar ellerine.” Dizeleriyle sevgilinin ellerini ; ayla boyanmış , nar elli olarak algılar. Narın sahici kırmızılığını ve ayın ışıltılı rengini düşünürseniz , varın hesap edin sevgilinin ışıltılı ellerini. İki rengin hengamesinden çıkan ellerin ahengini. Şair, kalbinin de sevgilinin ellerine sarılmasını istiyor. Örtüyor sevgilinin elini , koruyor kem gözlerden . Ne güzel divan tadında dizeler.
Ellerimiz ve sevgililerin elleri üzerine yazılmış ikinci güzel şiir dizeleri de , Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “Sevi Şiiri “ içinde gizlidir. Ümit Yaşar’ın romantik bir dille yazdığı dizeler , günümüzün en sevilen şiirleri arasındadır. Sevgilinin elini fetiş bir tasvirle anlatan ozan , onun sevilmesi için , ellerinin güzelliğini yeterli görür : ” Ben senin en çok ellerini sevdim / Bir pınar serinliğinde , küçücük ve ak pak / Nice güzellikler gördüm yeryüzünde .” En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak…Sevgilinin ellerini pınarın su serinliğine benzeten şair, onun elinin niteliklerine de atıf yapar. Ak ve pak olan el , sevgilinindir . Ak pak ikilemesiyle sevgilinin eli , temiz ve inanmış bir açık ele karşılık gelir . Sabah ellerinde uyanılan sevgili imgesi ne kadar güzel , genelde aşık sevgilinin yanında , kucağında uyumayı düşünür. Oysa Ümit Yaşar, onun küçücük ellerine sığarım demeye getiriyor. Sevgilinin avucunun, gönlünün sığması için yeterli olduğu mecazını yapıyor.
Eli, ele avuca sığmaz bir hayal deryasına sokan şair aklı ve muhayyilesi , daha güzel dizelere de öncülük etmiştir. Sezai Karakoç üstadın Mona Roza şiiri içinde böyle dizeler barındıran bir yapıdadır. Şirin birinci ve uzun bölümünde , yine bir el anlatımı ve güzelliği vardır : “Ellerin ellerin ve parmakların / Bir nar çiçeğini eziyor gibi / Ellerinden belli oluyor bir kadın / Denizin dibinde geziyor gibi / Ellerin ellerin ve parmakların .” Bir ele ve bir bene aşık olabilen yürek , şair yüreğidir. Burada da Karakoç , kadınını ellerinden tanıdığını söyleyerek , seven bir yüreğin ayrıntıya dikkat edeceğini belirtiyor. Nar çiçeğini sevgilinin ellerinin narinliğine tanık yapıyor. Denizin dibine giren ellerin , şeffaf ve bulutsu inceliğine gönderme vardır . Nar çiçeğini ezemeyecek kadar narin bir sevgili eli ve deniz kadar temiz bir yâr eli . O kadar duru bir sevgili eli ve onu sevimli anlatan âşık gönlü.
Fazıl Hüsnü Dağlarca , “Bu Eller Miydi ? “şiirinde el uzvuna başka bir cepheden ve politik bakar. El azasının değişik ve anlamlı kullanımına bir örnek de , bu şiirdir. Şiir dilinin şair gönlünde ne farklı bir anlamı olduğunu aşağıdaki dizeler çok güzel anlatır : ” Bu eller miydi masallar arasından / Rüyalara uzattığım bu eller miydi / Arzu dolu , yaşamak dolu , / Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.” Yaşamın pişmanlıklarını ve eskimiş yaşanmışlıkları ellerle anlatan hatırlı dizeler . El metaforunun bir başka kullanımı . El , yaşanmışlıkları ve eskimeyen yaşam dilimlerini ne güzel anlatıyor. Arzu dolu ve istekli bir şekilde eski fotolara bakarak hatıra tazelemek ne güzel ! Bu eller miydi sorusu , şairi cevabı içinde soruya yöneltiyor. Evet , bu eller bizi tarihe ve eskimez yeniye tanıklığa ulaştırıyor.
Şiir dilinde ellerin kullanımı vesilesiyle yaptığımız bu şiir gezisini, sevilen bir türkü dizeleriyle bitirelim : “Ellerini çekip benden yarim bugün gider oldu / Hem sever hem sevilirdi bu ayrılık neden oldu .” Gülay ya da Hüseyin Turan’ın sesinden keyifle dinlediğim bu türkü dizeleri , yine ellerimi bırakma diyerek diyerek acı bir ayrılığa tanıklık eder. Ellerinizi bırakıp gitmeyen sevenleriniz olsun dileğiyle , elleriniz havada kalmasın derim. Eller havaya .
Kitap notu : Haydi Kıralım Hayallerimizi, Haşmet Babaoğlu , Deneme , İthaki Yay.
İsa Çolaker