Cahit Sıtkı Tarancı’nın “otuz beş yaş” şiirini ne zaman okusam , yukarıdaki başlık aklıma gelirdi.Yaşımın elliye ermesinden sonra , üstadın şiirini bir kere daha anlamaya ve yeniden yorumlamaya başladım. Acaba , otuz beş yaş artık ömrümüzün yarısı mıdır? Belki de değildir ? Konformist bir yaşamın olduğu günümüzde artık , orta yaş ellidir. Kendi adıma ben bunu yaşıyorum. Emeklilikten de korkmuyorum . Orta yaş insanın kendini bulduğu yaştır. Otuz beş yaş sendromu artık bir şehir efsanesidir. Bunu söylerken , Cahit Sıtkı rahmetliye haksızlık etmek istemem. Günümüzün bireyi yaşamı farklı bir anlamla yaşıyor. Koşullar , şairin soğuk savaş koşulları değil artık .İnsanlarımız daha az yıpranıyor ve uzun ömre doğru gidiyoruz .Yeter ki kalite yaşlanmayı becerebilelim .
Şu anda ellili yaşları sürenlerden birisi olarak ; ruhun güçlü olduğu zaman iyi ve uzun yaşayacağını biliyorum. Hayattan korkmazsan sorun yok. Allahtan sağlık ve ömür istediğinde veriyor zaten. Bu yaş aralığı ; hesaplaşmanın , daha az hata yapmanın , olgunlaşmanın , kendini ve işini bir daha sevmenin zaman dilimidir. Okuttuğum öğrencilerim arasında yirmi yaşında ihtiyarlamış arkadaşlar görüyorum. Cahit Sıtkı’nın” yaş otuz beş yolun yarısı eder” dizelerini artık , yaş elli orta yaştayım diye tevil ediyorum. Tüm bunları yaşarken , şunları kendime sormadan da edemiyorum :
_Gazeteyi kol uzaklığında okuyorsanız,
_Klima dokunuyorsa,
_Beliniz ağrıyorsa,
_Fesbukta eski arkadaşlarınız ısrarla arıyorsanız,
_Yemekten sonra kısa uyku varsa,
_Huzuru aşka tercih ediyorsanız,
_Sabah yorgun kalkıyorsanız,
_Televizyonda sağlık programı izliyorsanız,
_Hatıralarda yaşamaya başladıysanız,
_Evinizde beş taneden fazla ilaç varsa,
_Sık sık emeklilik vurgusu yapıyorsanız,
_Vitamin desteği almaya başladıysanız.*
“Orta Yaş El Kitabı “ yazarı Yavuz Yörükoğlu hocanın kitabından alıntıladığım yukarıdaki yaşam belirtilerini hissediyorsanız , artık yaş ellidir. Orta yaşın tam da göbeğindesinizdir.Yazarın listesi daha da uzun. Fakat âcizâne olarak ben , işime gelen nitelikleri buraya aldım! Daha doğrusu , kendimde gördüğüm orta yaş belirtilerini .Buraya eklemek gereken başka olumlu özellikler de epey var: Gülmeyi becerebiliyorsak , müzik dinlemeyi , ruhu dinlendirmeyi ve ibadeti , tam- tekmil duayı yapabiliyorsak , yürüyebiliyorsak , yaşamı biraz daha ruhumuzun emrine vermiş ve bedenimizi biraz tamir etmiş oluruz.
Artık ellinin üzeri orta yaş olduğuna göre, yaşama biraz daha başka yerden bakmalıyız. Uzun ömrün içini dolduracak güzelliklere imza atmalıyız. Bulunduğumuz kurumsal kimlikte bir daha heyecanla işimize sarılıp , iyi talebe yetiştirmenin mutluluğuna erişmeliyiz. Biraz da bizi yaşlı ortama iten , mesleki kariyerimizdeki mutsuzluk unsurlarıdır. Hoca olmanın tadına varmalıyız ve talebelerimize biraz daha hayat bilgileri vermeliyiz. Çünkü onlar da yarının , potansiyel orta yaş adayları .Tüm bunlardan sonra da hızla iyi yaşlanmanın ve insanlığa hizmet etmenin kıvancını yaşmalıyız.
Hisli geçmiş zamanlardan gelerek ; orta yaş sendromunun en çok vurduğu toplum katmanı olan kadınlarımıza ithafen yayınlayacağımız bir Ümit Yaşar Oğuzcan şiiriyle , yazımızı bitirelim: “ Ben senin en çok bana yansımanı sevdim / Bende yeniden var olmanı , benimle bütünleşmeni / Mertliğini, yalansızlığını , dupduruluğunu sevdim / Ben seni sevdim , ben seni sevdim , ben seni…” Evet , size yansıyan sevgi ve güzellikleriniz olması dileğiyle , yeni yaşamlarınız olsun . Kalın iyi yaşlarda .
İnternet notu:www.aktuel.com.tr İsa Ç