Son Haberler
Anasayfa / yazılarım / YALNIZLIĞI BEN İCAT ETMEDİMKİ

YALNIZLIĞI BEN İCAT ETMEDİMKİ

Pocket
Bookmark this on Google Bookmarks

 

                Sevgili öğrencim Bülent Parlak ‘ ın nezaketle gönderdiği kitabının adı ; Yalnızlığın İcadı (1984) . Kitap , değişik tematik bölümlere ayrılmış sohbet tadında denemelerden teşkil edilmiş . Bülent Parlak, kitabında bahsettiği yalnızlığı yaşayan da bir kişiliktir . Entelektüel de biraz yalnız ve sorunludur zaten. Öğrenciliğinde cevherini anladığım Parlak , kitabının tümünde yaşadıklarını ve gördüklerini kendine has ve samimi bir üslupla anlatıyor . Hikaye tadında ve hatıralarla güçlendirilmiş bir denemeler topluluğu Yalnızlığın İcadı ( 1984 ). İzdiham adlı bir internet sayfasını da yöneten Parlak , değişik eserleriyle dergi ve sanal alemde yazmaya devam ediyor .

Bir solukta okuduğum eserde sanki Amasya Eğitim Fakültesindeki samimi ve candan eğitim öğretim anılarını okur gibi oldum . Dünya görüşünü ve değerlerini samimiyetle nesre sindiren bir kişilik Parlak . “İnsanı  bulunduğu yere yabancılaştıran o yere dahil olamamasıdır “ diyerek kendinin fakülte ortamına ve çevresindeki ideolojik hegemonyaya dahil olmadığını da anlatmaktan çekinmez . Gerçekten de yazar , doksanların politik savrulmasına öğrenciliğinde pek itibar etmemişti . Buna hocası olarak ben tanığım . Hep farklı ve yığınlardan ayrı bir düşünme yapısı vardı  Parlak ‘ ın . “İnsan dahil olmadığı kalabalıklardan kaçar “ diyen Parlak , sıradan yapılara ve kalabalıklara göre düşüncelerini belirlemediğini anlatmak ister . Duruşu ve samimiyete tüm esere sinen Parlak ‘ ın, akıcı heyecanlı bir dili de var .

Şaşkın adlı denemesinde fakültemizi anlatan Bülent Parlak ; kantin işletmecisi Tuncay arkadaşımızı anımsayacak kadar da zamana ve  onun ruhuna hakimdir . Okulunu yaşamasa , bunları nasıl ayrıntılandırabilir ? Şimdi Nereden Çıktı Bu Fakülte ? adlı denemesinde de üniversite gerçeğini ve yıllarını verdiği diplomanın toplumdaki olmayan karşılığını anlatır . İşe başvuran yazar , yıllarını verdiği diplomanın , bir alt lise diplomasına nasıl yenildiğinin  rezaletini belirtir . Tabasbus ve torpilin diplomaya olan oligarşik üstünlüğünü ve yenilgisini de dillendirir . Aslında Bülent bunları anlatırken, bürokrasinin geldiği yeri de tasvir ediyor . Bu denemesinde  arkadaşlığa verdiği önemi anlatan Parlak ‘ın , öğrenciliğinde de arkadaş canlısı bir yapısı vardı . Yazılarının her cümlesinde arkadaş ve yol fikrine sürekli vurgu var . Yani Bülent ‘in diğerkam bir yapısı vardı ve bu da eserine sinmiştir . Hocası olarak bu yazdıklarımın duygusal ve eseri aştığını biliyorum ama , gerçek de bu .

Eser boyunca görülen aforizmal bir cümleler topluluğu da var . Muhalif tarafını anlatan şu aforizmayı çok sevdim : “Herkesin razı olduğu bir haksızlığa , isyan etmek kolay değildir .” Gerçekten de böyle . Ruhu olan yazar ve edebiyatçılar , sıradan ve herşeye rıza gösteren insanlar olamamalılar . Vicdanlı bir yazar ve düşünür Bülent gibi yapar .Ahlakî zeka bunu gerektirir .” İlahî adaletin sağlanması için içimizden birinin haksızlığa uğraması gerekiyordu .El kaldıran   ben oldum .” Bir diğer tematik cümle de bu . Yani insanın değerleri uğruna kurban olması hali . İnanan yürekler böyledir . Sürekli bedel öder ama , heder olmaz onlar . Bülent Parlak da böyle bir kişiliktir .Fedakar , hoyrat ama savrulmayan bir Müslüman bir yürek .

Değişik mesleklerde çalışan yazar , gazetecilikteki günlerini ve anılarını da çok güzel anlatma becerisine sahip . Gitmek Asfalttan Çok Önce Vardı adlı denemesinde iktidar ve güç yalakalığı yapan bir gazetenin , güçten ve iktidardan zehirlenerek nasıl bozulduğunu ve sözde gazetecilerin buralarda neler yaptıklarını içeriden biri olarak çok güzel anlatır . “Kendini iktidarlara koşulsuz teslim edenler asılmasa bile itibarlarını her gün çarmıha gererler .” diyerek , güç ve iktidar yorgunluğuna düşüp geçekleri eleştirel vermeyen gazeteciliğe çok sahici bir tepki koyar . İyi bir eleştiri yazdı diye , arkadaşlarını gazeten gönderen sözde gazeteci  tiplere kapak olsun . Olmayan itibarlarını tartışma konusu yapacağımız sahte gazeteciler , her iktidarın pandorasıdır . İçlerinde güç barındırır gibi görürler ama , ilk fırsatta iktidarı satanlar da o gazetecilerdir . Şöyle çevremize bir bakarsak , Bülent ‘ in dediği tipten fason gazeteci çok görürüz .

Kitabın başlığı olan yalnızlık Allah ‘ a daha çok yakışır ama , tercih edilen bir entelektüel tercih de olabilir ! Yalnız ve hüzünlü insanları severim , kalabalıkların içindeki yalnızlar daha efdaldir . Düşünen ve yazanların böyle bir seçme durumu da olmalı . İtirazî olamayan ama , seçilen bir tercih de olmaz . Hem itiraz edeceğiz , hem de yalnızlığa başvuracağız bu daha doğru diye düşünüyorum . Eski sufîler böyleymiş . Tüm düşünce adamları da itirazla yalnızlığı hep birlikte tercih etmişler . Kitapta dikkat çeken deneme başlıkları ve içerikleri de var . Çocukluğumuz Arkadaş , Bir Diktatör Ölürken Bana Düşen Susmaktır , Kürt Kızının Elleri , Taşranın Başbakan Adayları vs. Yani her haliyle okunması gereken bir Bülent Parlak yapıtıyla karşı karşıyayız ey okuyucu . Eline ve kalemine kuvvet sevgili Bülent Parlak . Bu da böyle bir kitap tanıtım yazısı oldu . iyi okumalar .

Günün internet sitesi : www.bizimsanat.com

İsa Çolaker

Hakkında admin

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Required fields are marked *

*